Ankara Üniversitesi’nin geliştirdiği ve TÜBİTAK tarafından desteklenen vektörel aşı çalışmasında Faz 1 aşamasına geçildi. Aşı çalışmasının başındaki isim Prof. Dr. Hakan Akbulut, omicron dahil tüm varyantlarda etkili olmasını beklediklerini söyledi.
Ankara Üniversitesi Kanser Araştırma Enstitüsünce geliştirilen ve TÜBİTAK COVID-19 Platformu kapsamında desteklenen adenoviral vektör tabanlı COVID-19 aşısının insanlar üzerinde deneneceği Faz-1 çalışmaları başladı.
Sağlık Bakanlığı tarafından Faz-1 klinik çalışma için onaylanan adenoviral vektör tabanlı COVID-19 aşısına yönelik, Ankara Şehir Hastanesi Klinik Araştırma Merkezinde basın toplantısı düzenlendi.
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, burada yaptığı açıklamada, şu an TURKOVAC’ın acil kullanım onayı aldığını, VLP temelli aşının da Faz-2’yi tamamladığını ve şu an Faz-2B aşamasına ilişkin başvurusunun değerlendirildiğini anımsattı.
Mandal, “TÜBİTAK COVID-19 Platformu’nda 7 aşı adayımız vardı, bunlardan 3’ü klinik aşamaya gelen aşılarımızdı. Bunlardan üçüncüsü olan adenoviral vektör tabanlı aşımızın Faz-1 çalışmasına başlanacak” ifadesini kullandı.
“Ağızdan ve burundan da uygulanabilme potansiyeli var”
Adenoviral vektör tabanlı aşının özelliğine değinen Mandal, geliştirilen antijenlerle COVID-19’a karşı immün sistemi uyarıcı, kuvvetlendirici bir özellik taşıdığını anlattı.
“Bu aşının bir diğer özelliği de Faz-1 çalışmasını başarıyla tamamladığında ağızdan ve burundan da uygulanabilme potansiyeli var.” diyen Mandal, 16 aydır aşı geliştirme çalışmalarının içerisinde yer alan Prof. Dr. Hakan Akbulut ve ekibine teşekkürlerini iletti.
Mandal, “Bu aşı çalışmaları sadece bugün için değil, ileriye yönelik Türkiye’nin artık aşıyı ithal eden değil, tasarlayan, geliştiren ve tüm insanlık için aşı üreten bir ülke haline gelmesine önemli katkılar sunacak.” değerlendirmesini yaptı.
Faz-1 çalışmaları 36 gönüllü ile yürütülecek
Basın mensuplarının sorusu üzerine Mandal, “Adenoviral vektör tabanlı aşının Faz-1 çalışmalarına, diğer aşıların faz çalışmalarına benzer şekilde, 36 gönüllümüzle başlanacak.” bilgisini paylaştı.
Mandal, ayrıca diğer aşılarla kıyaslandığında üretimi en kolay aşı tipinin de adenoviral vektör tabanlı aşı olduğunu belirtti.
“Yenilikçi, yüksek teknoloji ürünü bir aşı”
Aşıyı geliştiren Ankara Üniversitesi Kanser Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hakan Akbulut, TÜBİTAK COVID-19 Platformu kapsamında Mart 2020’de başladıkları çalışmalar sonucunda aşının klinik safhaya geçtiğine işaret etti.
Akbulut, “Aşımız adenoviral vektör tabanlı bir aşı. Mevcut aşılardan farkı ne? Şu anda ülkemizde de dünyada da yaygın kullanılan mRNA ve inaktif aşılar var. Ayrıca benzer adenoviral vektör aşılar da var. Bizim aşımız tasarımı itibarıyla biraz daha yenilikçi bir aşı. Yüksek teknoloji ürünü adenoviral vektör aşısı. Böyle bir aşının ülkemizde yapılabilmesi, bu aşamaya getirilmesi bizler için önemli.” diye konuştu.
Ortalama 2 yıl etkili olacak şekilde tasarlandı
Prof. Dr. Akbulut, aşının Omicron dahil tüm varyantlara etkili olmasını beklediklerini, kesin sonuçların klinik çalışmaların ardından görüleceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tasarım itibarıyla mevcut aşılardan yaklaşık 6-8 kat daha güçlü ve daha geniş kapsamlı olacak şekilde planlandı. Bir diğer özelliği de uzun süreli bir bağışıklık oluşturmasını bekliyoruz. Yani 3-4 ayda bir tekrar doz yapmak yerine aşılandıktan sonra ortalama 2 yıl kadar etkili olmasını tasarladık. Tabii bütün bunları tasarım olarak söyleyebiliyoruz, gerçek sonuçları klinik çalışmayı yaptıktan sonra hep birlikte göreceğiz.”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, TÜBİTAK MAM Araştırma Enstitüsü, TÜBİTAK COVID-19 Platformu, Sağlık Bakanlığı ve TİTCK’ya teşekkürlerini ileten Akbulut, aşının Türkiye’ye hayırlı olması temennisinde bulundu.
“Ağız ve burundan uygulanabilecek aşılar pandemiyi bitirebilecek”
Aşının ağızdan ve burundan uygulanabilmesine ilişkin soruya karşılık Akbulut, COVID-19’un ağız ve burun yoluyla vücuda girdiğini ve vücudun ilk savunma sisteminin de burada çalıştığını anlattı.
Akbulut, tükürükte, burun salgılarında bulunan “immünoglobulin A” antikorunun virüsün ağız ve buruna yerleşmesini ve hastalığı önlediğini belirterek, şunları kaydetti:
“Ağız ve burundan uygulanabilen aşının bir diğer avantajı da aşılandığınızda başkalarına virüsü bulaştırmıyorsunuz. Mevcut aşılar hastalığı belki hafif geçirmenizi sağlıyor ama aldığınız virüsü başkalarına rahatlıkla bulaştırabiliyorsunuz. Ağızdan ve burundan uygulamada böyle bir risk yok. Dolayısıyla gerçek anlamda pandemiyi bitirebilecek aşı tipi ağızdan ve burundan uygulanabilecek aşılar olacak.
Bizim aşımız da bunu sağlayacak ama Faz-1’de tabii ki öncelikle kas içine denenecek. Faz-2’den itibaren ağız ve burundan da uygulama başlayacak. Aşımız bu konuda, mukozal immüniteyi uyarma açısından çok başarılı. Benzer çabalar şu anda ABD’de de var, üç tane adenoviral aşı. Onların da klinik çalışmaları devam ediyor.”
Ağızdan ve burundan uygulamanın sadece canlı aşılarda bulunduğunu, mRNA ve inaktif aşılarda bu özelliğin olmadığını dile getiren Akbulut, “Faz-1 aşamasını geçersek bizim de ülkemizde ağızdan kolaylıkla uygulayabileceğimiz bir aşımız olacak.” dedi.
Çocuk felci aşısının da ağızdan uygulandığını anımsatan Akbulut, adenoviral vektör tabanlı yerli aşının da ağızdan, dil altına uygulanabileceğini söyledi.
Henüz aşılanmamış ve COVID-19 geçirmemiş vatandaşlara çağrı
Prof. Dr. Akbulut, gönüllülerde hangi şartların aranacağına ilişkin soru üzerine, COVID-19 geçirmemiş ve aşılanmamış olma şartının bulunduğunu ifade etti.
Türkiye’de şu an aşılanma oranının çok yüksek olduğuna ve birçok kişinin de COVID-19 geçirdiğine işaret eden Akbulut, bu noktada gönüllü bulmak açısından zorluk olduğunu dile getirdi.
Akbulut, “Bütün halkımıza çağrıda bulunmak istiyorum, 18-59 yaş arasında henüz COVID-19 geçirmemiş ve aşılanmamış olanlardan özellikle Ankara’da yaşayanları bu çalışmaya katılmaya çağırıyorum.” şeklinde konuştu.
“Oluşabilecek varyantlara karşı da etkili olacak”
Aşının varyantlara karşı etkinliğine ilişkin soru üzerine Akbulut, şu yanıtı verdi:
“Spike dediğimiz hücreye tutunan ve bağışıklık oluşturan proteini kodlayan geni parçalara ayırdık. Yani biyoenformatik olarak olabilecek mutasyonları tasarladık ve ona göre parçalı bir yapı dizayn ettik. Bu özelliği nedeniyle varyantlara etkili olmasını bekliyoruz. Biz virüsün iki yıl içerisinde geçireceği 5-6 mutasyonu önceden bilgisayar yardımıyla tahmin edip ona göre tasarımını yaptık. Bu açıdan dünyada da bir ilk. Benzer başka bir aşı uygulaması yok.”
Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz da toplantıda yerli aşı üretiminin COVID-19 sürecinde ne kadar önemli olduğunun görüldüğünü vurgulayarak, aşının orta vadede kullanıma girmesini ümit ettiklerini söyledi.
Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Serdar Öztürk ise “Çok ümitli olduğumuz, yeni teknolojiye sahip, ortaya çıkabilecek yeni varyantlara karşı da etkili olmasını beklediğimiz bir aşı. Ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.
Basın toplantısında Ankara Şehir Hastanesi Genel Hastane Başhekimi Doç. Dr. İhsan Ateş, Tıbbi Mikrobiyoloji Kliniği COVID-19 Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Bedia Dinç ile aşı çalışmasının sorumlu araştırmacısı Dr. Hürriyet Ekmel Olcay da yer aldı.
Kaynak: trtHABER