Sağlıklı bir yaşam için büyük önem taşıyan D vitamini, eksikliği durumunda pek çok soruna zemin hazırlıyor. Bu durumda dışarıdan vitamin takviyesi gerekiyor. Ancak uzmanlar vitaminin gelişigüzel değil, hekim kontrolünde kullanılması gerektiği konusunda uyarıyor.
En önemli kaynağı güneş ışınları olan D vitamini, sağlıklı bir vücut için vazgeçilmez bir ihtiyaç. Aslında çok kolay yolla temin edilen bir vitamin olsa da eksikliği toplumda çok yaygın olarak görülüyor. Üstelik bu durum sadece Türkiye için değil, tüm dünya için geçerli.
D vitamini diğer birçok vitaminin aksine güneş ışınlarının etkisiyle derimiz tarafından sentezlenebiliyor. Bunun için güneşten yeterince faydalanmak, eksikliği gidermek adına büyük önem taşıyor. Tabii dışarıdan takviye yoluyla da alınabiliyor. Ancak gelişigüzel alınan D vitamini takviyeleri bazen yarardan çok zarara sebep oluyor. Özellikle de riskli grupta yer alan hastalarda…
Peki D vitamini eksikliği nelere yol açıyor? Güneş ışınlarından özellikle hangi saatler arasında bu vitamin alınabiliyor? Dışarıdan takviye yoluyla alınırken nelere dikkat etmeli? Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mazhar Müslüm Tuna ile D vitamini konusunda merak edilenleri konuştuk.
D vitamini vücutta sentezleniyor
D vitaminin en büyük kaynağı güneş olsa da, bundan en iyi şekilde faydalanmak için bazı detaylara dikkat etmek gerekiyor. Prof. Dr. Tuna’dan tüm bu detayları öğreniyoruz:
“Güneş ışınlarının geliş açısı çok önemli. Herhangi bir saatte değil, güneş ışınlarının bulunduğumuz bölgeye dik açılarla geldiği dönemde derimizden sentezlenebiliyor. Sabah ya da akşam saatlerindeki güneş ışınlarının D vitamini üretmeye bir faydası yok. Güneş ışınlarının uygun olduğu saatlerde güneşe çıkmazsak faydalanamıyoruz.”
Peki güneş ışınlarından en doğru şekilde faydalanmak için nasıl bir yol izlenmesi gerekiyor? Prof. Dr. Tuna şöyle anlatıyor:
“Ülkemizde saat 11.00 ila 15.00 arası güneş ışınlarından faydalanmak için en uygun zaman. Bu saat dilimlerinde 30 dakika-1 saat arasında her gün güneşlenmek gerekiyor. Yüz, el ve kolların arada perde veya cam olmaksızın direkt güneş ışığına maruz kalması genellikle yeterlidir. Koyu tenlilerin ise daha uzun süre güneşlenmesi gerekiyor. Çünkü onların D vitamini sentezlemesi daha zor. Güneş kremi kullanımının D vitamini sentezini engelleyen önemli bir faktör olduğu da unutulmamalı.”
Gıdalar da D vitamini alabilmek için ikinci bir yol. Hangi gıdalarda D vitamini olduğunu Prof. Dr. Tuna, “Deniz ürünlerinde, özellikle de somon balığında bulunuyor. Derin sularda yaşayan balıklar karaciğerinde D vitamini depolandığı için onlarda da fazla miktarda var. Bunun dışında karaciğer ve sütte de mevcut. Ancak gıdalarla günlük ihtiyacımızın sadece yüzde 15-20’sini karşılayabiliyoruz” şeklinde özetliyor.
D vitamini eksikliği neye yol açıyor?
Prof. Dr. Tuna, “Eksik olduğunda bağışıklık sistemi daha zayıf oluyor. Diyabete ve obeziteye daha yatkın olabiliyoruz. Yine bazı nörolojik hastalıklara ve kanserlere daha yatkın olabiliyoruz” diyerek D vitamininin önemini anlatıyor.
D vitamini eksikliğinin direkt bir belirtisi olmadığına değinen Prof. Dr. Tuna, “Genelde D vitamini seviyesi çok düşük olanlarda yaygın kemik ağrıları, vücut ağrıları, kas ağrıları, kramplar, halsizlik, yorgunluk, güçsüzlük gibi tam spesifik olmayan, yani bir tek ona özgü olmayan etkiler oluyor” diyor. Bu noktada önemli bir ayrıntının altını çiziyor:
“Ancak hiçbir şikayeti olmayanlarda da çok fazla D vitamini yetersizliği görüyoruz. D vitamini yeterli mi değil mi anlamanın tek yolu, kan düzeyini ölçmek.”
Yaşlılarda D vitamini eksikliği daha fazla
Türkiye’de en fazla orta-ileri yaştaki insanlarda D vitamini eksikliğine rastlanıyor. Bunun sebebinin ise daha az dışarı çıkmaları olduğunu söylüyor Prof. Dr. Tuna:
“Güneş ışınlarından yeterince yararlanmayan herkes risk altında… Yine mesaisi uzun olan ve kapalı ortamda çalışmak zorunda olan kişilerde de çok yaygın olarak eksikliğini görüyoruz. Özellikle çocuk ve ergenlik döneminde kemik sağlığının sağlanması, bağışıklık sisteminin desteklenmesi ve sağlıklı gelişim için D vitamini seviyesinin normal olması şart. Yeterli miktarda D vitamini ve kalsiyum alan kişilerin kemik mineral kaybı yavaşlayabilir, kemik kırıkları azalabilir ve osteoporozu önlenebilir. Eksiklik varsa takviye yapmak gerekiyor.”
Hekim kontrolünde vitamin kullanılmalı
Son yıllarda hekime danışmadan D vitamini kullanımı hayli arttı. Ancak kandaki D vitamini seviyesi ölçülmeden bunun yapılması herkes için doğru değil. Prof. Dr. Tuna önemli bir uyarıda bulunuyor:
“Özellikle yaşlıların, karaciğer ve böbrek hastalığı olanların, gebelerin kendi kendine almaması gerekiyor. D vitamininin fazlası da zararlı. Çok fazla miktarda alındığında kan kalsiyumunu yükseltip mide bulantısı, kusma, iştahsızlık, kabızlık ve böbrek yetmezliğine yol açabiliyor. Bununla birlikte uzun süreli kullanımda böbrek taşı ve bazı kalp damar hastalıkları riskini artırabiliyor. O yüzden mutlaka hastalarda risk faktörlerine bakıyoruz. D vitamini ve kalsiyum düzeylerini ölçüyoruz. Çünkü kanda kalsiyumu yüksek olan bazı hastalara D vitamini verdiğinizde çok daha ağır sonuçları olabiliyor. Özellikle böbrek yetmezliği varsa ve yaşlı bir hastaysa buna da ekstra özen göstermek gerekiyor.”
D vitamini kullananların dikkat etmesi gereken bir başka konu da, dozu… Prof. Dr. Tuna, bu konuya şöyle açıklık getiriyor:
“Sağlıklı bir kişi için günlük alınması gereken D vitamini erişkinler için 1000-2000 ünite, çocuklarda ve gençlerde 400-1000 ünite arasıdır. Eğer D vitamini seviyesi düşükse ancak doktor kontrolünde daha yüksek dozlar alınabilir. Eczanelerde reçetesiz satılabilen çok yüksek doz D vitamini içeren ürünler, doktor kontrolü ve önerisi olmadan kesinlikle alınmamalıdır.”